Story By SAFİR EB_RU
author-avatar

SAFİR EB_RU

ABOUTquote
SAFİRİN DÜNYASINA HOŞGELDİNİZ🩵🪽🩵🪽🩵🪽 İÇİMDEKİ DÜNYA BAMBAŞKA, DIŞIMDAKİ DÜNYA BAMBAŞKA, PEKİ YA RUHUM İŞTE ORASI FARKLI BİR BOYUT 🙂🙃
bc
Ağanın Sevdası (18+)
Updated at Aug 3, 2025, 23:54
90 YILLARDA GEÇİYOR KİTAP VE BİR COK KARAKTER GERÇEK HAYATTAN BİRAZDA KURGU TADINDADIR KİTAP .... Herkesin beklediği bir düğün. Behice istekli, Süleyman isteksiz. Zöhre, ablasının kaderine üzülürken, bir gecede kaderinin değişeceğini bilmeden bekleyen, elbette kendisini asla ummadığı adamın girdabında bir anda bulup düğüne gelip halayı ayırıp gelin ve damadın yanında duran Ağa oğlu herkes duysun, "17 yıldır bugünü bekliyordum. Behice, Süleyman evlendikten sonra benim düğünüm var. Bütün çevre köylere haber salın, Zöhre benim karım olacak," deyince Zöhre, hayretler içinde baktığı adamın kim olduğunu bilmezken düğünümüzü ilan ediyor.Ağa sen "kimsin deyince" Süleyman,silahını doğrutup sessizce mırıldandı Zöhre sevdam dediğinde bir tek behice duymuştu kocasının ceketinden ellerini bırakıp buz kesti. bu sözleri Ağalar ile karşı karşıya gelmesiyle silahlar çekildi. İki bey birbirine silah sıkacağı anda Behice orada bayıldı..Hiç kimsenin beklediği tarafından bir kurşun sıkıldı. 3 ölüm, bir düğün, bir sevda. O gün kader acı bir şekilde herkese çok güzel gülmüştü...
like
bc
YÜREĞİMDEKİ DELİ SEVDAM (21) +
Updated at Dec 19, 2025, 23:34
90 YİLLARDA GEÇİYOR “Rahat dur kızım, belime sağlam kollarını bağla,” dedi genç adam. Gözleri yaşlı küçük kız başını salladı, daha sıkı sarıldı. Küçücük elleri adamın belinde kenetlendi. Başını onun sırtına yasladı.Üzüntüyle ; Abimi neden öldürdün?” dediğinde, genç adam gözlerini yumdu... Dişlerinin arasından sinirle “Sana dokundu diye...Bunu kimseye söyleme. Küçük kız... bu bizim sırrımız olacak,” dedi. Küçük kız korkudan daha da sıkı sarıldı. Titreyen sesiyle fısıldadı: “Beni koruyacak mısın?” Timur, işlediği cinayete mi, yoksa arkasında sessizce sarılmış Küçük karısına mı üzüleceğini bilmiyordu. İçinde bir şey kıpırdadı... ama ne öfkeydi ne merhamet; sadece boğuk bir ağırlık. Bir ömür boynuna dolanacak urganı geçmişti boynuna..... ~~~~~~~~~~~~~~~ Konağın kapısı, alacaklı gibi sertçe çalınıyordu. İçeride kimsecikler yoktu sanki. Biraz tereddütle merdivenleri inip kapıya yaklaştım. Seslendim: "Kim o?" Dışarıdan tanıdık bir ses, hafifçe kısık ve kendinden emin bir tonda cevap verdi: "Aç kızım, ben geldim." Gözlerim ışıldadı, kapıyı hızla açtım. Karşımda İbo vardı. Etrafa şöyle bir göz gezdirip, dudaklarına o kendine has sırıtışı yerleştirdi: "Kimse yok diye geldim." Yanaklarım anında alev aldı. Kapıya elini koydu, ardından içeri süzüldü, sanki kalbime de öyle sızıyordu. Kolumdan tutup hafifçe çekti. "Gel kız, buraya." Hızlı adımlarla merdivenleri çıktık. İbo, temkinli bir şekilde sağa sola bakınıp fısıldadı: "Kimse yok değil mi? Başımıza iş almayalım." Başımı salladım. "Herkes gitti." Gözlerinde bir parıltı belirdi, dudakları kıvrıldı. "Fırsatı kaçırır mıyım, yavrum? Gel buraya." Beni odamın kapısına kadar çekti. İçimde yanan ateş başkaydı, kalbimde tutuşan bambaşka… Elini yavaşça yazmama attı, çözdü. Saçlarımdaki tokayı çıkarıp siyah-kızılı buklelerimi serbest bıraktı. Telleri ağır ağır omuzlarıma dökülürken, başımı kaldırıp gözlerine baktım. O gözlerde yanan ateş, benim bedenimde yankılanıyordu. Yatağa oturdu, kollarını açtı. Hafifçe çekince, ben de usulca kucağına yerleştim… "Ellerimi boynuna doladım, saçlarını okşadım. Sıcak dudakları dudaklarıma hapsetti.Kapı sert bir şekilde açıldı İkimizde kapıdan tarafa baktık.Çocukluğum, gençliğim, yüreğimde ilmek ilmek büyüttüğüm sevdam…" Şimdi yok olacaktı. Ağabeyim bizi öldürüp Toprağa gömecekti..... Abiiiiiii
like
bc
ZEYNEP (21) +
Updated at Sep 5, 2025, 14:13
Bir Karakurt olarak doğmadım, daha çok Karakurt olarak büyüdüm… Zeynep aynada kendine bakıp köyden gelen beyaz elbiseyi üzerine geçirdi; elleriyle kumaşı düzeltti. Bir nikâh değil, iki nikâh kıyılacaktı… Tüm asaletiyle dikildi. “Ne yaşıyorum ben?” diye mırıldandı. Aynada bir kez daha kendine baktı. İki imam nikâhı olmuştu ama o, hiç beyaz elbise bile giyememişti. Şimdiyse nereden geldiğini bilmediği, çok güzel bir gelinlik giymişti. Kolları bol kesimdi, üzeri ince nakışlarla bezeli­ydi. Elbise biraz beline dar gelse de vücuduna mükemmel oturmuştu. Etek uçlarındaki nakışlar da çok hoş duruyordu. Saçlarını toplayıp tokayla sabitledi. Başına krem rengi şalını atıp bağladığında görüntüsü büsbütün güzelleşmişti. Fakat zihninde kurt gibi kemiren sorular dönüp duruyordu: Bu adamla nasıl, hangi ara evlendi? Ne zaman imza attı? Hiç haberi yoktu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordu. Bu karmaşayla boğuşurken kapı aralandı. İçeri, tüm tatlılığıyla Ceylan seke seke girdi. “Ay canım, çok güzel olmuşsun!” dedi. Zeynep bu kıza hemen ısınmıştı. “Teşekkür ederim, güzelim,” dedi; Ceylan gülümseyişle karşılık verdi. Ceylan samimi bir sesle, “Zeynep abla, sana bu kadar mal neden kaldı?” diye sordu. Zeynep yutkundu. “Allah var; anam ne kadar orospu olsa da, Ali Ağa ‘babalık’ yaptığını sanıp beni iki kocaya verdi. Cavidan kadın da ‘Şu orospunun kızını oğullarımdan uzaklaştır’ deyince beni apar topar evlendirdiler. Tahir’in hiç haberi olmadı; olsaydı beni de alıp İstanbul’a götürürdü. Ali Ağa’nın pişmanlığı sonradan aklına gelmiş. Turan’ın bana dediği şey de şu: ‘Dedem ölmeden önce o kızı koru, Tahir’le evlensin; çünkü bu kurt görünümlü sırtlanlar üstüne gelip malları alacak.’ Şimdiye kadar hayata tutunduysam evlatlarım için… Hâlâ tek hedefim çocuklarım.”
like