Story By yazarkübra
author-avatar

yazarkübra

ABOUTquote
Kitaplar, müzik hayaller arasında yaşayan bir insanım aslında çok yalnız çektim. Kendimi okumaya, yazmaya odakladım.
bc
YÜZBAŞI
Updated at Dec 9, 2025, 06:35
iki aydir bir operasyon üzerine çalıştım. Ama şimdi o kendini beğenmiş. Savcı yüzünden herşey mahvoldu."Bakın Savcı hanım sizin yüzünüzden bütün plan bozuldu?Hayatımda bu kadar suratsız biri görmedim." Yüzbaşı "ters bir bakış attım." Buyur" dedim. "Savcı Hanım bilmediğiniz işlere kalkışmayın" "Yüzbaşı sözlerine dikkat et" Bu kadını kim başıma bela etti. Arkamı dönüp gidecekken, "Yüzbaşı bana yağtığınız saygısızlıktır ve cezasız kalmayacak" dedi. Umursamaz bir şekilde arabama binip çekip gidince pencereden bana bakıyordu. Aklında ne planlar varsa artık yarın görecektik hepsini Karargahta bir endişe vardı. Herkes bana bakıyordu. "Hayırdır" diye soracakken Albayım çağırdı. "Ali Babür derhal odama" anlaşılan o ki fırsatı kaçırmamış uyuz kadın ne olacak derin bir nefes aldım."Ali sen savcı hanıma nasıl saygısızlık yaparsın? Bana bir açıklaman var herhalde""Komutanım kadın hem üstüne çalıştığım operasyonu mahvetti. Yetmedi beni vatan haini ilan etti." Komutanım size saygım sonsuz ama o kadına saygı göstermem. Bunu bilin ha! Meslek hayatım biterse eyvallah fakat kimse beni hainlikle suçlayamaz varsa elinde kanıt gelsin yoksa sussun"Derin bir nefes aldı. Sonuçta haklıydım ama kimse bunu anlamıyordu.. 💦💦💦💦Tam odadan çıkarken Savcı Hanım odaya girmişti. Kaşını kaldırıp, "Özrünü bekliyorum" dediğin de kahkaha attım. Albayım bana sert bir şekilde, "Ali" dedi. "kusura bakmayın ama ben asla özür dilemem" dedim. Böyle dediğim için pişman değilim ama bu kadının morardığını görünce içimin yağları eridi. "Yani özür dilemiyorsun öyle mi? Karşısına geçip," Dilemiyorum ne yapacaksınız? "diye çıkıştım. " Aslında sizin özür dilemeniz gerek "gözlerini kıstı." Sebep"diye sordu. Dişlerini sıkıyordu. "Sebep şu beni vatan haini ilan ettiniz" bu kadının tedavi olması lazımdı. "Dilemezsem" elimi cebime koyup, "Bende dilemem hatta hiç umrumda değilsiniz Egoist Hanım" dedim. Belki meslek hayatım bitecek ama bu hiç umrumda değildi. "Yüzbaşı haddini aşma hayatın biter" sabrım taştı. "Sizin aileniz gül bebek büyütmüş sizi ama biz anamızı, babamızı bırakıp dağlara çıkıyoruz" pencereye doğru gittim. "Ve sizin gibi kendini beğenmiş Şımarık insanlar savcı olup ahkam kesiyor yetmedi vatan haini ilan ediyor" sustu. Konuşacağı zaman sözünü kestim. "Ha bu arada diyorsunuz ya sizin hayatınız beni ilgilendirmez haklısınız savcım" dedim. Kapıyı çarparak odadan çıktım. 💦💦💦💦"Hayır... Hayır o yaşıyor Çağlaaa" gördüğüm rüyanın etkisiyle sıçradım. Yan tarafta ranza arkadaşım olan Selim yanıma gelip, "Ali iyi misin?" cevap vermedim. Gerçekten iyi miyim? Hayır değilim Çağla benim yüzümden vurulmuştu."Ali kendini suçlama senin suçun değil" dedi. Anlamazca bakarken "Kendini suçluyorsun yapma" dediğin de arkadan Burak konuştu. "Elbette suçlu değil" Bakışlarım ona döndü. "Burak" sımsıcak sarıldı. "Ne zaman döndün?" sesim kısık çıktı. "Bu sabah duydum ki Savcıyla başın dertte" göz devirdim. "Lanet kadın başıma bela oldu." ikisi de aynı anda güldü."Aman ne komik" Burak sinsice bakıp, "Yoksa ona aşık mısın?" bir anda ona dönüp, "Allah korusun onunla ben asla olmaz gudubet karı" dedim. Selim elini omzuma koydu. "Büyük lokma ye büyük konuşma demişler. Bir gün aşık olursun hatırlatırım bu lafları sana" dedi.Derin bir nefes aldım. Düşüncesi bile bana eziyet gibi geliyordu. Kahvaltı için indiğimde bütün askerler bana baktı. "Bunlar neden bana bakıyor" Burak etrafa bakarak, "Sanırım senin dedikodunu yapıyorlar." dedi. Öfkeyle bakıp, "Kadın gibi dedikodu mu? Yapacaklar?" Gözleri beni bulduğunda karşıdan bana doğru gelen Savcı Hanımı gördüm. "Bu kadının ne işi var? Diye mırıldandım. Tam karşıma geçerek," Ali Babür "dedi." Hayırdır bu sefer ne istiyorsunuz? Sizden özür dilemem bunu size açık bir şekilde söyledim "dedim. Yüzüme öfkeyle baktı." O zaman mesleğine elveda de yüzbaşı "dedi. " Göreceğiz Savcı Hanım son gülen iyi güler. "" Bayan Egoist "" Gargamel Burun "
like
bc
SİYAHIN ASALETİ
Updated at May 26, 2025, 15:11
Karanlık ıssız gece de şeytanın nefesinde titredi gökyüzü "İNTİKAM" İçinde en masum umutları yeşerten geleceğine ilk on beş yaşında yağmıştı. Kar soğudu kalbinde taşıyordu artık Ares her gece göğsünde uyuyan Masal'ın sıcak elleri de ısıtmaya yetmiyordu. Kalbi Ares 'in kolları arasında kalbi miniğin üşüyordu. Buğulu gözlerle izliyordu baş rolünü üstlendiği cehennemi peki ya o?  İse şeytanın ininde boğulmuş minik bir melek Karanlık sırların üzerine kurulu umutsuz bir AŞK Asel hiç beklemediği bir anda kalbini Ares' e kaptırırken olacaklardan habersizdir sadece aşık olduğunu düşündü ve umutsuz bir aşkın içinde buldu kendini ama bilemezdi ki hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Ares ise hırsına yenik düşerek acımasız bir planın içinde buldu kendini. Zaman geçtikçe planları bozulurken Asel 'e aşık olacağını hesaplayamadı. Fakat geçmişe dair yanlış kararlar almış olsa da hatalarının pişmanlığını çekerken aşkı için savaşmaya hazırdı. Diğer tarafta Asel' in kafasını merakını uyandıran Aren vardı. Neden siyahın kasvetine boğulmuş gibi kalbi buz kesmişti? Ares intikam almak için bu yola girerken aklına hiç aşık olacağı gelmedi. Bir mektup iki kardeşi kavuştururken ortaya çıkan gerçekler ikisini de derinden yaralayacaktı.. Peki asıl suçlu kim? İki kardeşi ayıran düşman kimdi? Geçmişte olanlar gün yüzüne çıkarken herkes onun içinde kaybolup yanacaktı. Asel'in yaşadığı acılar kendisine zarar verirken Ares’in çaresizce kalması ikisinin de sonu olacaktı..
like
bc
SİPERLERİN ARDINDAKİ AŞK
Updated at Dec 9, 2025, 08:48
Onur, Özel Kuvvetler’de yıllardır imkansız görevlerin adamı olarak bilinir. Bir sınır ötesi operasyon sırasında pusuya düşerler. Ekip arkadaşlarından bazıları şehit olur, Onur ağır yaralı halde bir köyde terk edilmiş halde bulunur. Hayatta kalması mucizedir. Ankara’daki askeri hastaneye getirildiğinde günlerce uykuyla uyanıklık arasında gidip gelir. Uyandığında ilk gördüğü yüz, sabahlara kadar başında bekleyen fizyoterapist Elif olur. Elif, cephe gerisindeki yaralı askerlerin yeniden ayağa kalkması için gönüllü olarak görevlendirilmiş idealist bir genç kadındır. Kardeşini bir çatışmada kaybetmiştir, bu yüzden askerlerin yarım kalmış hayatlarına dokunmak onun kendince bir kefaretidir. Onur başlangıçta Elif’i kendinden uzak tutmaya çalışır. Çünkü sakat kalma korkusu bir yana, kalbinde kimseye yer olmadığını düşünür. Ama Elif’in inadı, umudu ve insan sıcaklığı buz tutmuş vicdanında bir çatlak açar. Seanslar ilerledikçe Onur yeniden yürümeyi başarır. Ama bir gece, hastanede kalan bir başka askerin getirdiği bir haber her şeyi değiştirir: Pusu, Onur’un ihanet eden eski tim arkadaşlarından biri yüzünden kurulmuştur. Onur’un içinde intikam ateşi yanar. Birlik komutanı onu göreve geri çağırmak ister ama doktor raporu buna izin vermez. Onur ise kendisini ayakta tutan tek kişi olan Elif’i geride bırakmak istemez. Bir gece, gizlice hastaneden ayrılır. Elif peşine düşer, Onur’u yolda yakalar. Büyük bir tartışma yaşanır. Elif, onu kendi intikamına kurban etmemesi için yalvarır. Ama Onur kararlıdır: Siperlerin ardında yarım kalmış bir hesabı vardır. Elif her şeye rağmen pes etmez. Sınır hattındaki sahra hastanesine gönüllü olarak atanır. Onur’un intikam planının ortasına düşer. Çatışmalar, pusular, hain tuzaklar arasında Elif bir yandan yaralıları tedavi ederken bir yandan Onur’un hayatta kalması için savaşır. Bir gece karanlık bir dağ köyünde, kurulan hain tuzağı bozmaya çalışırken Elif vurulur. Onur, bir kez daha sevdiklerini kaybetmemek için her şeyi göze alır. Elif’i sırtına alır, kilometrelerce karda yürüyerek onu sahra birliğine yetiştirir. Elif’in yaşama tutunması Onur’a da yeni bir hayat verir. Artık siperlerin ardında sadece intikam değil, uğruna yaşayacağı bir kadın vardır. Onlar, savaşın ortasında birbirine tutunan iki kırık kalp… Ve geriye kalan tek gerçek: Bazı aşklar siperlerin bile ardında büyür.
like
bc
AŞKA TUTSAK
Updated at Dec 8, 2025, 15:16
Hani derler ya ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar. Bende öyle çok ağladım. Geceler boyunca içim çıkana kadar ağladım. Ama sesimi Rabbimden başkası duymadı. Çok yalvardım canımı alsın istedim. Her gece yastığa başımı koyduğumda onun ağlama sesini duymak bana işkence gibi geliyordu. Hangisine yanayım bebeğimin gözümün önünde can çekişerek ölmesine mi? Yoksa buna sebep olan babasına mı? Çok düşündüm bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabilir. Bu nasıl bir nefretti ki öz evladına kıyacak kadar kinlenmişti. Çok gözyaşları döktüm ve çok kez yalvardım bebeğim canımın parçası gözlerini sonsuz karanlığa kapatırken elimden hiç bir şey gelmiyordu. Kendime defalarca kez lanet ettim. Annemin dizine yatıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Keşke... Keşke bu acıları yaşarken babam yanımda olsaydı. Ama bilemedim babamın o eziyete maruz kaldığını benimle birlikte acıları çektiğini.. Her gece onun sesini duyuyorum. Onun yanına gitmek ninniler söylemek istiyorum ama yetişemiyorum benden öyle uzaktaki peşinden koştuğum halde tekrar kaybediyorum. Kucağıma alamadan toprağa koymak benim zoruma gidiyordu. Benim onunla ne hayallerim vardı. Ve o hayallerim de toprağın altında kaldı. elimde ultrason fotoğraflarını öperken gözlerim doluyor. "Affet bebeğim sana anne olmadığım ve seni koruyamadığım için." Boks eldiveni alırken takıp kum torbasına vururken gözyaşlarım durmuyordu. Vurdukça öfkem daha çok harmanlandı. "Bana yaşattıklarını misliyle ödeyeceksin." " Hepinizi ateşte yakmadan bana huzur yok intikam vakti geldi.." "Annen intikamını alacak sana söz veriyorum meleğim."
like
bc
PENÇE TİMİ (NAZ OPERASYONU)
Updated at Dec 1, 2025, 12:14
Türkiye'nin güneydoğusundaki dağlık bölge, uzun süredir terör tehdidi altındaydı. Burada faaliyet gösteren bir örgüt, sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alarak kaos yaratıyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu tehdidi ortadan kaldırmak için özel bir operasyon planladı: **Naz Operasyonu**. Operasyonun başında, deneyimli ve cesur bir komutan olan **Yüzbaşı Mehmet** vardı. Mehmet, Pençe Timi'nin lideriydi ve ekibiyle birlikte sayısız başarılı göreve imza atmıştı. Her biri farklı yeteneklere sahip bu elit askerler, ülkenin en kritik operasyonlarında görev alıyordu. Plan, gece vakti sessizce ilerleyerek düşman hatlarını aşmak ve kampı kuşatmaktı. Pençe Timi, detaylı bir hazırlık yaptıktan sonra harekete geçti. Sessiz adımlarla ilerleyen tim, kamptaki düşmanları etkisiz hale getirmeye başladı. İlk hedef, örgütün iletişim merkezini ele geçirmekti. Burayı kontrol altına alarak dış dünyayla bağlantıyı kestiler. Operasyonun en kritik anı, kampın liderinin bulunduğu ana binaya yapılan saldırıydı. Mehmet ve ekibi, binayı kuşatarak içeri girdi. Çatışmalar yoğunlaştıkça, Pençe Timi tüm gücünü ortaya koyarak düşmanı saf dışı bıraktı. Sabaha karşı operasyon başarıyla tamamlandı. Bölgedeki tehdit ortadan kalkarken, Pençe Timi bir kez daha cesaretlerini kanıtlamıştı. Üsse döndüklerinde, hem gururlu hem de yorgundular. Ancak biliyorlardı ki her görev yeni bir mücadeleyi doğuruyordu. Mehmet ve Naz’ın arasındaki çatışma nasıl olacaktı? Mehmet görevi başarıyla tamamlarken Albayın kızını da kurtarmıştı. İkili birbirlerine laf soktuğunda tim kahkahayı atmıştı. Naz onu delirtmek için herşeyi yapıyordu. "Keçisin sen keçi." "Gargamel burunlu."
like
bc
ZERDA YARALI GELİN (TÖRE)
Updated at Nov 29, 2025, 08:41
İki farklı hayatlar iki düşman aile Zerda abisinin kaçırdığı kız yüzünden hayatı cehenneme dönerken Havin yaşadığı zulüm yüzünden bebeğinden oldu. İki yaralı genç kız iki zalim adam Zerda ve Havin nasıl mücadele edecekti. Zerda üstüne kuma geldiği için evi terk etti. Havin yaşadığı zulüme dayanamayıp canına kıydı. Biri kaçıp kurtuldu. Diğeri toprağın altına girdi. Şiyar karısını ararken kardeşinin ölüm haberini aldı. Zerda Havin için abisini hapise attırdı. Şiyar karısını aradığı anda tekrar kaybetti.  Zerda eskisi gibi değildi. Yıllardır ona kimse acımamıştı. Şimdi o da acımayacaktı. Şiyar onun karşısına çıktığında başkasıyla evlendiğini öğrendi. Zerda artık kendi ayakları üzerinde durmuştu. Mesleğini eline almıştı. Sevdiği kadını görmek için onun yanına gelen adam gördükleri karşısında şok oldu.  Zerda askerdeki sevdiğinin şehit haberini alırken başına geleceklerini tahmin etmiyordu. Abisinin yaptığı hatanın bedelini ödetmek zorunda kalmıştı. Kocası her onu gördüğünde zulüm ederken güçlü durmaya çalışmıştı. Üstüne kuma geldiği gün bütün ipleri koparmıştı. Gözyaşları sicim sicim akarken kocasına bakmıştı.  "Etme bana bunu gördüğün günden beri zulüm ettin." diyerek bağırdı. Onun gözyaşlarına canını bile feda ederdi. Ama hüküm verilmişti. "Eski sevgilin üstüme kuma aldığın gün cenaze namazını kılarım." dediğinde gözleri doldu.  "Zerda bir yapamadım karşı çıkamadım." dediğinde gözleri doldu. "Gerçekten mi? Sen uğraşmadın tek kelime bile etmedin. Çünkü işine geliyordu." dedi. Zerda hayal kırıklığı yaşıyordu. "Sende beni sevmek için uğraşmadın ki sürekli nişanlının adını söyledin. Benim canım yanmıyor mu?" dedi. Derin bir nefes almıştı. "Andım olsun onu gördüğüm anda vururum." diyerek bağırdı.  "Ne yapacaksın mezarına mı, sıkacaksın." dediğinde gözleri kadına bakmıştı. "O askerde şehit oldu." dedi.
like
bc
MARDİN'İN GÖZYAŞLARI
Updated at Nov 27, 2025, 16:07
"Demirhan etme sana yakışır mı?" diyerek soran halasına bakıyordu. "Yakışır hala sende yaşadın anlarsın onu hem çok güzel kadın." dediğinde, "Anan baban ne der?" diyerek sordu. Derin bir nefes alırken, "Kabul ettiler hala sana sormak istedim." dedi. "Oğlum anan baban varken bana niye sordun ki?" diyerek sordu. "Sende yaşadın fikrini almak istedim." dediğinde gözleri doldu. "Sadece bir oğlu var Hazar." dediğinde gözyaşları akıyordu. "Biliyorum hala yaptığım belkide ayıp." dedi. "Sevmek aşık olmak ne zaman ayıp olur." diyerek kızarken, "O kızın yerinde olsam bende senle evlenmek isterim." dedi. Narin'in bakışları aklına geldi. "Olmaz bizden olmaz anla artık ben dul kadınım sen bekarsın." dedi. "Böyle deme kurban olduğum sana sevdalandım böyle deyip canımı yakma." dediğinde gözleri doldu. Derin bir nefes alan kadın genç adama bakarken, "Yorulursun ben hala kocamı seviyorum." dedi. Demirhan şansının olmadığını biliyordu. Ama pes etmeye niyeti yoktu. Narin kocasının ölümünden sonra başka bir şehirde yaşamak için Mardin’i terk etmişti. Oğlunu dünyaya getirmiş onu büyütmüştü. İstediği gibi oğlu olmuş babasının adını koymuştu. Yıllar sonra geri dönüyordu. "Anneee" diyerek bağıran oğluna bakıp saçlarını okşadı. "Bulası nelesi?" diyerek sorunca, "Babanın yaşadığı yer Mardin oğlum." dedi. Küçük çocuk heyecanla bakarken, "Çok güzel." dedi. Araba kapının önünde durunca araçtan indiğinde herkes ona bakıyordu. Gözleri etrafa bakarken oğlunu kucağına alıp indirdi. Konağa yaklaştığı zaman kornaya basıyordu. Devran’ın yüzüne bakan kızı," Baba korna" dediğinde Devran kızına bakıp, "Evet kızım alaba" dediğinde karısı gülmüştü. "Ulan konuşmayı unuttum." dediğinde korna sesleriyle öfkeden deliren Ciwan kapıya koştu. "Ulan o kornayı bir tarafına" dediğinde karşısındaki kadına şaşkınca bakıyordu. "Eee kornayı ne yapacaksın?" diyerek sordu. Derin bir nefes alırken içeri girdiğinde şaşkınca bakıyordu. "Narin" diyerek ona doğru geldiler. Hazar en arkada kalırken Devran'ın bakışları ona döndü. "Yoksa bu?" diyerek sordu. "Oğlum Hazar." dediğinde gözleri doldu. "Babasının kopyası." dedi. Devran'ın onun yanına giderken derin bir nefes çekti. "Merhaba ben amcan Devran." dediğinde onu kucağına alıp severken Hazar ağlamaya başladı. "Anne" dedi. Ciwan’ın bakışları endişeyle bakıyordu. "Korkma gel amcana." diyerek sarılmıştı. Narin değişmişti. Eskisi gibi yüzü gülmüyor doğru ama artık yanında oğlu vardı...
like
bc
EZO HANIMAĞA
Updated at Nov 12, 2025, 12:01
Zifiri karanlık İstanbul'a hakim olmaya başladı. Ezo cam kenarında dışardaki ışıltılı hayata bakıyordu. İçini sıkan bir şey vardı. Ama onun ne olduğunu bilmiyordu. Onu bilmedikçe içi daha çok kararıyordu. "Ezo uyanık mısın?" Ona seslenen arkadaşı Nazan'dı. Günlerdir arkadaşının canını sıkan bir şey olduğunu anlamıştı. Odanın kapısını açıp yanına gelmişti. Elinde iki kahve vardı. "Hala onu düşünüyorsun değil mi?" Gözyaşları geceye eşlik ederken Nazan da fazlasıyla üzülüyordu. Ezo'nun kalbine taht kuran adam Cengiz askere gideli aylar oldu. Fakat ne bir haber var ne de bir mektup. Cengiz, Nazan'ın abisiydi. Ezo üniversite okumak için geldiği zaman birbirlerini ilk görüşte aşık olmuşlardı. Ezo'nun babası ve annesi bunu biliyordu. Abileri de öğrenmiş ama ses edememişti. Çünkü o keçi kadar inatçıydı. "İstersen seninle birlikte geleyim." "Ama ailen izin vermezse." "Verir hem sen bana abimin emanetsin." Ezo'nun gözleri hep telefonuna gitmişti. Yüreği yanıyordu. Tek istediği sevdiği adamın sesini duymaktı. Sadece ona ihtiyacı vardı. "Hadi uyuyalım artık geç oldu." Nazan kahve fincanlarını aldığı gibi odadan çıkarken Ezo yalnızlığıyla baş başa kalmıştı. Onun için asker yolu beklemek ölüm gibiydi. Fotoğrafı alıp çekmeceye koyup yatağa girip kendini uykunun kollarına bıraktı.. ..... " Ezo, Ezo " " Cengiz nerdesin seni bulamıyorum." "Ezo burdayım." "Cengiz neredesin bulamıyorum ses ver." Genç kadın gözlerini kabusla açmıştı. Derin bir nefes aldı. Sevdiği adamdan haber alamadıkça içi parçalanıyordu. Korkuyordu onun için en zoruydu. Nazan endişeli bir şekilde odaya girdiğinde Ezo ona baktı. Nazan'ın yüzü bembeyaz olmuştu. Gözleri dolmuş yoksa aklına geldiği gibi sevdiği adama bir şey mi, olmuştu. "Nazan ne oldu?" "Şey aşağı in kendin gör." Ezo elindekini bırakıp hemen aşağı indiğinde gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı. Salonun ortasında sevdiği adam başka bir kadının kollarındaydı. Bu ne demek oluyordu. Ezo kaşlarını çatarak bakıyordu. Genç kadının hayalleri yıkılmıştı. Kadın ayağa kalkıp onun karşısına geçip sırıtarak güldü. "Hizmetçi sen olmalısın." "Hayır değilim bu evin sahibiyim." Nazan da yanlarına geldiğinde Cengiz şaşkınca bakıyordu. Kız kardeşini burada beklemiyordu. Nazan ise abisine düşman gibi bakınca sırıtarak güldü. "Aaa abim demedi mi?" "Neyi?" "Ezo abimin sevgilisi biz onu askere yolladık ama o şerefini satıp gelmiş." Nazan'ın kurduğu cümleyle Cengiz şok geçirdi. Çünkü aylardır herkes onu askerde sanıyordu. Ezo hayal kırıklığıyla baktı. "Sana hakkımı helal etmiyorum." "Ezo" "Sus konuşma sen benim için öldün." Cengiz tek kelime edemedi. Sadece sustu. Ezo ilk defa birine kalbini açmıştı. Ve ilk defa güveni kırıldı. "Şimdi defolun evimden." "Bana baksana sen kim oluyorsun da bizi kovuyorsun." "Ben Ezo Karlıova Diyarbakır'ın Hanımağası bu evin sahibi ve buradaki herşey bana aittir." "Ne kadar zengin olabilirsin ki." "Aileni, soyusopunu satın alacak kadar zenginim şirket, otel, ev ve daha saymayacağım herşey benimdir." "Sana bunun hesabını soracağım." Kadının gidişinin ardından Cengiz yıllardır yüzünü görmediği sevdiği kadına bakıyordu. Çok garip hisssetti. Aylarca onu beklemişti. "Bana bakmayı kes sende defol git." "Ben özür dilerim gerçekten." "Kalp kırıldıktan sonra özrün anlamı yok." "Şimdi ne yapacağız yani sen?" "Ben Diyarbakır 'a dönüp en nefret ettiğin kişiyle evleniyorum yani Bedirhan Bozkurt " Cengiz yutkundu. Gözleri önünde evlenecekti. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Buna dayanabilir miydi?
like
bc
NAZENDE SEVGİLİM (MAHALLE)
Updated at Nov 2, 2025, 04:27
Efsun, sabahtan beri okulun bahçesinde çocuklarla oynuyordu. Mahallenin haylaz çocuğu Ali, her zamanki gibi yerinde duramıyordu. "Öğretmenim, bu oyunu kim kazanır?" diye bağırdı, sesi neşeyle yankılanarak. Efsun, alnındaki teri silip gülümsedi. "Ali, kazanan önemli değil. Önemli olan eğlenmek!" dedi. Çocukların kahkahalarıyla mahallede bir anlığına kuş cıvıltısı gibi bir hava esti. O sırada, yanındaki küçük muayenehanenin kapısı açıldı ve Tarık dışarı çıktı. Tarık, mahallenin doktoru, her zamanki gibi şık ama mütevazı bir görünümle ortalıkta dolaşıyordu. Efsun’un gözleri Tarık’a kaydı; aralarında farkında olmadıkları bir bağ vardı, sanki geçmişlerinden gelen bir yankı. Mahallede küçük ama dinmeyen bir dedikodu fırtınası vardı. Tarık’ın eski bir ilişkisi, mahallede hâlâ konuşuluyordu. Şükran Teyze, kahvehanede diğer kadınlara, “Tarık bey yine bakışıyor. Ama Efsun kızımız nazlıdır, kolay teslim olmaz,” diye laf atmıştı. Sevgi Hanım ona bakarken, "Kızıma layık bir aday bulmadan ölmek istemem." dediğinde Şükran elini tuttu. "Elbet olacak dert etme sen." dedi. Efsun yorulduğunda annesinin yanına oturmuştu. "Kızım bak doktor bey ne kadar yakışıklı değil mi?" diyerek sorduğunda genç kız ona bakıyordu. "Allah sahibine bağışlasın annem." dediğinde Sevgi Hanım ona baktı. "Evde kaldın kızım evlen artık" diyerek söylenmişti. "Anne yeni atanmam oldu bırak biraz tadını çıkarayım." dediğinde Şükran hanım konuştu. "Üstüne gitme kız haklı mesleği zor almış." dediğinde, "Vallahi çok haklısın Şükran teyzeciğim evde sürekli koca arıyor bana." demişti. "Ben öldükten" diyeceği anda sözü yarıda kalmıştı. Nedense içinde bir korku belirince, "Anne" diyerek bağırdı. "Lütfen deme öyle bak kardeşim soruyor ona diyemiyorum." demişti. Efsun’un gözleri doldu. Babasının ölümünden sonra annesini de kaybederse asla ayakta duramazdı. Efsun ve Tarık arasındaki elektrik nasıl olacaktı. Efsun bunca şeye rağmen ona şans verecek miydi?
like
bc
KAYIP AĞA
Updated at Nov 1, 2025, 14:18
Rojda.. Mizgin.. Mirza.. Ayaz.. Yağız. Rojda acılarla yoruldu.. Mizgin hırsına yenik düştü.. Mirza merhametli ve aşk adamıydı.. Ayaz annesinin acılarıyla büyüdü.. Yavuz en büyük derdi çekti.. Mirza’nın gözleri karısına bakıyordu. Çaresizce ağlaması dinmezken sevdiği kadının perişan halini gördü. "Rojda" dediğinde başını salladı. "Olmaz kabul etmem." diyerek bağırdı. Mirza’nın elinden bir şey gelmemesi onu daha çok delirtiyordu. "Bana bunu yapma." dedi. Sesi titriyordu. "Beni diri diri toprağa koyma." dediğinde diz üstü çökmüştü." Bizi bitirme" dedi. Mirza ölmek istedi. Sevdiği kadını üzmektense ölmeyi tercih etti. "Yapma gönlümün ruhu şad olsun ki ona dokunmam sadece anlaşmalı olacak" dediğinde bir ümitle bakıyordu. Kocasının elinden tutup, "Söz ver ona asla dokunamayacaksın." dediğinde alnına öpücük kondurdu. "Yemin ederim dokunmam sana sözüm olsun." dedi. Delal Hanım odaya girdiğinde gelinine bakıyordu. "Rojda güzel kızım." diyerek sarılıp saçlarını okşadı. "Ana" diyerek ağlarken Delal Hanım'ın yüreği paramparça oldu. "O isterse evin gelini olsun ama sen benim kızımsın." dedi. "Ana ilerde çocuğum olursa." dediğinde Delal Hanım ona bakarken, "İnşallah olur da o kız geldiği gibi gider." dedi. Aşiretin büyüğü olan Hamza Ağa kızı bırakıp gitti. ... Mizgin hırsına yenik düştü. Anlaşmayı unuttu. Mirza’nın karısı olacağını düşündü. Ama bu konuda yanıldı. Çünkü Mirza onun yüzüne bile bakmıyordu. Mizgin bakması için elinden geleni yapmıştı. Rojda'nın canını yakmak için her fırsatı değerlendiriyordu.
like
bc
GECE GÜNEŞİ
Updated at Sep 22, 2025, 02:16
Acılarıyla büyüdü çabaladı uğraştı. Aynanın karşısında ağlayan kadına baktı. Ama bu kadında farklı bir şey vardı. Sevdiği adamı başkasıyla paylaşan kadındı. Sura öfkeliydi bu hayata Murat karısını hiç sevmemişti. Onun kalbinde hala aşık olduğu Jale'si vardı. Bir zamanlar birbirlerini çok sevmiştiler. Murat'ın baskıları yüzünden ayrılık kararı almıştı. Sura kaçarken doluya yakalanan kadındı. Çünkü ona aşıktı. Jale, Murat'ı ne zaman reddetse hırsını karısından çıkarıyordu. Aynanın karşısında yaralarına baktı. Daha iyileşmeden yenisi ekleniyordu. Her geçen gün acıları daha da artıyordu. Murat'ın baskıları yüzünden canına kıyma reddesine gelmişti. "Yeter vurma bana canım acıyor." diyordu. Ama onu duymuyor daha çok vuruyordu. "Sen benden habersiz dışarı mı çıktın" diye bağırmıştı. Oysaki sadece bahçeye çıkmıştı. Gözyaşları geceye eşlik ederken, "Ben sadece hava almaya" sözünü diyemeden bir tokat daha yemişti. "Ben izin vermeden nefes almak bile yasak" dedi. Sura artık bu acıya dayanamıyordu. Canı çok yanıyor her gün hakaret dayak yemekten bıkmıştı. "Jale ne zaman seni reddetse hırsını benden alıyorsun. Peki sordun mu kendine ben ne yapıyorum." dedi. "Senin dilin fazla uzamış" elini kaldırdığında Sura havada yakaladı. "Sen bir katilsin kendi çocuklarının katilisin." Murat'ın gözleri doldu. Sura hep yüzüne vuruyordu. "Elbet bir gün cezanı çekeceksin." dedi. "Sura sus artık yüzüme vurmandan bıktım." dedi. Ama susmaya niyeti yoktu. Gözleri dolmuştu. "Sen.. Sen var ya değil sevilmek yaşamayı bile haketmiyorsun." demişti.
like
bc
AŞİRETİN MİRASI
Updated at Sep 18, 2025, 08:55
Doğu Anadolu'nun sert ve engebeli arazilerinde, yüzyıllardır hüküm süren Demir Aşireti, güçlü kökleri ve derin gelenekleriyle tanınırdı. Aşiretin lideri Hakkı Ağa, adil ve bilge bir adam olarak biliniyordu. Ailesi, aşiretin onurunu ve mirasını nesiller boyu korumuştu. Ancak, Hakkı Ağa'nın sağlığı zayıfladıkça, aşiretin geleceği konusunda endişeler artmaya başladı. Hakkı Ağa'nın büyük oğlu Yavuz, aşiretin yeni lideri olmaya hazırlanan genç ve kararlı bir adamdı. Yavuz, babasının öğretileriyle büyümüş, aşiretin törelerine ve geleneklerine bağlı biriydi. Ancak, aşiretin mirasını devralmak, yalnızca bir lider olarak değil, aynı zamanda aile içindeki çatışmaları ve dış tehditleri de yönetmek anlamına geliyordu. Bir gün, Hakkı Ağa'nın eski bir düşmanı olan Kazım Bey, aşiretin topraklarına saldırdı. Kazım Bey, geçmişte ailesinin haksızlığa uğradığını ve intikam almak istediğini iddia ediyordu. Bu saldırı, Yavuz'un liderlik becerilerini ve aşiretin geleceğini koruma kararlılığını sınamak için büyük bir meydan okuma oldu. Yavuz, Kazım Bey'e karşı koymak için aşiretin en güçlü savaşçılarını topladı ve stratejik bir plan hazırladı. Onun cesareti ve kararlılığı, aşiretin üyeleri arasında büyük bir yankı uyandırdı. Ancak, Yavuz'un karşısına sadece dış düşmanlar değil, aynı zamanda aşiretin içindeki ihanetler de çıkacaktı. Hakkı Ağa, oğlu Yavuz'a aşiretin en büyük sırrını açıkladı; ailelerinin bir zamanlar büyük bir hazineye sahip olduğu ve bu hazinenin aşiretin geleceğini kurtarabileceği gerçeği. Ancak, bu hazine uzun yıllar önce kaybolmuştu ve şimdi sadece efsaneler arasında anılıyordu. Yavuz, hem Kazım Bey'e karşı savaşırken hem de bu efsanevi hazineyi bulmak için harekete geçti. Yavuz, aşiretin mirasını korumak ve geleceğini güvence altına almak için büyük bir maceraya atıldı. Onun cesareti ve kararlılığı, hem dostlarını hem de düşmanlarını yeniden tanımladı. Yavuz, aşiretin mirasını devralmanın sadece kanla değil, aynı zamanda zeka ve cesaretle de mümkün olduğunu kanıtladı. "Aşiretin Mirası," Yavuz'un zorlu mücadelesini, aşiretin derin gelenekleri ve töreleriyle harmanlayarak anlatan heyecan verici bir hikayedir. Onun kararlılığı ve cesareti, aşiretin geleceğini ve mirasını şekillendirdi. Yavuz bu kadar savaş verirken bir gün hiç olmayacak bir şey olmuştu. Kız kardeşi Ayşe düşmanın oğluyla kaçmıştı. Bu olay yüzünden iki aşiret birbirine girmişti. Tabii ki bu olay Kazım Ağa'nın işine gelmişti. Yavuz hesap sormak için Karacabey konağına baskın yaptı. Gülşah olayları öğrendiğinde hemen odasından çıkarken babasına bakıyordu. Yavuz hiddetli sesiyle kükredi. "Kazım ağa çık dışarı." diyerek bağırdı. Onun sesini duyan Kazım Ağa'nın çıkmasıyla belindeki silahı ona doğru tuttu." Oğlun nerde bacımı kaçırdı." dediğinde, "Yukarıda ama geri alamazsın." diyerek genç adamın öfkelenmesine sebep olmuştu.
like
bc
EMRET KOMUTANIM
Updated at Sep 14, 2025, 03:22
Hazal, zor şartlar altında büyüyen, güçlü bir göçmen kızıdır. Hayatı boyunca taşıdığı cesaret ve kararlılık, onu askeriye bünyesinde örnek bir paramedik yapmıştır. Bora ise, kendi geçmişinin yükleriyle savaşan, disiplinli ve stratejik düşünen bir Özel Kuvvetler komutanıdır. Bir tehlikeli operasyonda yolları kesişir. Başta birbirine zıt kişilikler gibi görünen Hazal ve Bora, zamanla çatışmanın gölgesinde güçlü bir bağ kurarlar. Ancak görevlerin getirdiği riskler, aşklarını sürekli sınar. Askeri sırlar, fedakarlıklar ve düşmanlarla dolu bu hikâyede, Hazal ve Bora'nın aşkı, hem zafer hem de kayıplarla yüzleşmeyi öğretir.
like
bc
KINALI KAR
Updated at May 20, 2025, 06:06
Devran elini kalbine koydu. Tek yarası sevdiği kadına artık hisselerini açıklayacaktı. Ezra'nın çalıştığı ofise gitti. Elinde kırmızı güller vardı. Adliyenin önünde aracın içinde beklerken Ezra'nın biriyle konuştuğunu görünce delirdi. Arabanın içinde biriyle hem konuşuyor hemde gülüyordu. Buna daha fazla dayanamadı ve gaza bastı. Önündeki araca aniden çarptığı anda Ezra çığlık atmıştı. Aracın içine bakınca onu gördüğünde kızdı. "Devran sen manyak mısın? " Evet manyağım bu herif kim? " " Sanane hem sana hesap verecek değilim. " " Ezra ben sana aşığım seviyorum kızım seni ve deli gibi kıskanıyorum " Ezra duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Bu adam onu sevdiğini söylüyordu. Aracın içinde çıkan Kuzey yanlarına gelerek Devran'ın yakasına yapıştı. " Ne dedin sen ona aşıksın öyle mi? Hemde sevdiğim kadına " " O seni sevmiyor beni seviyor. " Ezra hala inanmıyordu. Devran ona aşkını itiraf etmişti. Kuzey belindeki silahı çıkarıp ona doğru tutarken Ezra onun önüne geçti. "Kuzey indir o silahı" "Ezra çekil gebertim" "Lan kimi gebertiyorsun" Ezra iki adamın arasında kalmıştı. Ama birini seçmek zorundaydı. Kalbini dinledi. "Yeter artık kes şunu ben onu seviyorum" Kuzey'in elindeki silah yere düştüğünde gözleri acıyla doldu. Üniversite onu görüp sevdalanmıştı. Şimdi elinden kayıp gidiyordu. Kuzey sessizce arkasına dönüp bakmadan çekip gitmişti. Bu gidişi hiç hayra alamet değildi. Çünkü o isterse alırdı. Ama bunu yapmayacaktı. Onun gidişinin ardından Devran pert olan aracına baktı. Oysaki ne para dökmüştü. Özel yapım arabaydı. Ezra onun bu haline gülmemek için dudaklarını ısırdı. "Ah canım arabam" Devran'ın suratı küçük çocuk gibi büzülürken Ezra bir kahkaha atmıştı. Onun bu gülüşüne dünyayı yakardı. "Gül gül hiç tutma kendini" "Ee ama ne yapayım söyle" "Sen bana hep gül o mavi gözlerinle bana bak ömrümü sana vereyim." "Ezra'nın yanakları kızardığı anda yanağına öpücük kondurdu. " Sende beni hep böyle sev ömrüm senin olsun. "
like
bc
RABİA VE BİLAL'İN AŞKI
Updated at Nov 16, 2024, 14:30
Rabia küçük yaşta annesi kaybetti. Babasıyla birlikte yaşayan genç kız üniversite öğrencisi ilahiyat bölümünü okumaktadır. Bilal konservatuvar öğrensici bir iddia uğruna Rabia'yı tuzağa düşürür. Bunun sonucunda çok pişman olur.
like