Ada; çocukluğunda her gece uykudan önceanne ve babasından dinlediği aşk masalının anlatıldığı gibi olmadığını öğrenir.Gerçek masalın sonunda; Yıllar önce düğün günü sevdiğiadamla kaçan annesinin yerineevin küçük oğluna gelin olması gerekiyordu...Ya annesi gibi kaçacak ya da ailesi için töreye boyun eğecekti...Sertaç’ın yıllardır tek amacı abisini kendisinden alanArzu ve Murat'tan intikam olmaktı...Onların da kendisi kadar yanıp, acı çekmelerini istiyordu.Ama nereden bilebilirdi masum bir genç kızayaptığı kötülügün cezasını kalbinin fazlasıyla ödeyeceğini...
Not: 🔞hikaye 🔞 olup, olumsuz ögeler bulundurmaktadır‼️
Yüzbaşı Asel: hırslı genç ve güzel birkadın. İntikam ateşiyle yanıyor.
Kartal: Aslan Diyarbakırlı bir ağanın oğlu ama babasının düşmanı onu daha kundakta karçırıp kendi oğlu gibi büyütür.
Ve bir şeklide ikisinin yolu birleşir.
“İki kez dul kalmıştım. Artık nereye gitsem, beraberimde talihsizlik götürdüğüme inanıyordum. Ta ki Devran’la karşılaşana kadar…
O, aşiretin liderinin oğluydu; ağabeyini kaybetmiş, babası sakatlanmıştı. Gözlerindeki öfke hep aynı şeyi söylüyordu: ‘Bu bir kaza değil.’ Ve Ailesi onu yengesiyle evlendirmek istemişti, ama o beni seçti.
İlk günlerde bana karşı sertti. Ta ki bir gece, onun yaralarını fark edene kadar…
“Benden korkmuyor musun?” diye sordu, sesi ilk kez yumuşayarak.
“Korkuyorum,” diye fısıldadım, “ama senin de acı çektiğini görüyorum.”
Yörük Kızı HÜMEYRA...
Şehrin Sert Delikanlısı ADEM...
Bu onların hikayesi...
Normal bir hayatları olsaydı, belki de hiç karşılaşmayacaklardı. Ama kader, en başta Adem ve Hümeyra için ağlarını örmüştü.
Adem için kadınlar bir araçtı; hepsi duygusuz, para için her şeyi yaparlar. Aşk zaten yalan, sevgi ise hiç var olmamıştı…
Hümeyra; kızıl saçları gibi alev alev bir ateş parçası bir yörük kızı. Annesinin onu terk etmesiyle yaşama en baştan yarım başlamış olmasına rağmen, hayata sımsıkı tutunan kendi kendine yeten bir kadın. Ama bir gün hiç ummadığı bir suçlamayla karşı karşıya kaldı. Kaçmaktan başka çaresi yoktu… Yağmurdan kaçarken, doluya mı tutuldu? Yoksa dolu zaten onu mu arıyordu? Kader, onlara öyle bir ağ örmüştü ki, içine düştükleri tutkunun ne yakanı belli olacaktı, ne de yananı…
Bir taksici kız, bir basketbol yıldızı…
Eylül, direksiyon başında hayatın tüm virajlarını almayı öğrenmiş genç bir kadın.
Kenan ise sahaların en hızlısı, kalplerin en kaçak oyuncusu.
Yolları tesadüfen kesişti. Kenan, bu asi ve lafını sakınmayan kıza haddini bildireceğini sandı…
Eylül ise kendini beğenmiş bu basketçiye oyun oynamanın çocuk oyuncağı olacağını düşündü.
Ama hayat, ders verirken genelde tahtayı ters çevirir.
Ve herkes bir gün kendi kazdığı kuyuya düşer…
Peki sonunda kim, kime ne öğretecek?
Aşka direksiyon kıran bir hikâye: bol kahkaha, biraz gözyaşı ve unutulmaz bir mutlu son…
Eylül ve Kenan’ın hikâyesine hazır mısın?
Bir acı.. Bir bebek.. Bir yemin..
Haydi hayallerim peşimden gel! Ben artık senin peşinde koşmayacağım.
Özgür Güroğlu ve Yasemin..
Özgür; aşka küsmüş bir adam.
Yesemin; Aşkı kalbine gömen çocuklu bir kadın. Geçmişin içinden çıkıp gelenlerle zorlu bir hayat mücadelesi peki kazanan her zaman aşk mı olur?
İki yabancı.
Aynı soyadı, aynı ev, aynı oda…
Zeynep ve Vedat, istemedikleri bir evliliğin içine zorla sürüklendiler. Ne geçmişleri birbirine yakındı ne hayalleri. Bir masa başında atılan imzalar, bir ömürlük bağ haline geldi.
Suskunluklarıyla, öfkeleriyle, kırgınlıklarıyla savaştılar.
Zeynep hayatta kalmaya, Vedat geçmişini unutmaya çalıştı.
Zorla başlayan bu yolculuk, onları birbirlerine mahkum mu edecek, yoksa bir mucizeye mi taşıyacak?
Nasıl bir aşktı bu içini kavuran. Nasıl bir sevgi... Ne yakıcı bir tutku... Her gece hayalinde kadını olan nehir gözlüsü, bir anda hayallerden çıka gelmiş rüya gibi kendinin gerçekten kadını olmuştu. Onun tenine dokunmak, sıcaklığın da kaybolmak... Kerem gerçeğini yaşadıktan sonra haylinin artık ona eskisi gibi zevk vermediğini farkındaydı ama Hale bir daha onun olur muydu...
Donmak üzereyken buldum onu, beyaz teni neredeyse tamamen morarmak üzereydi. Belkide geç kalmıştım...
Çaresizlik içinde çırıl çıplak soyundum ve ölü gibi yatan kadının üzerine uzandım. Bedenime yayılan soğuğa inat Azrail ile savaşmaya başladım. Bana gelen bu mucizeyi ona vermeyecektim...
Sevgi neydi? Evet hepimizin aklına gelen o meşhur replik...
Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti...
o'nu her şeyde, her yerde, her seste, her kokuda, her... -bu liste uzar giderdi- ondan bir iz görene kadar. En kötüsü de her baktığı yüzün, Onun olmasını istediğini fark ettiği andı...
Yaptığı yanlışı cok gec farkına varsa bile artık ne istediğini biliyordu, bunun icin savaşacak ve aşkına bunu -zorla olsada- kanıtlayacaktı.