Hain pusuya kurban edildiği gün yeni bir Karakurt doğdu. On iki yıl boyunca farklı kimliklerle dünyanın dört bir yanında bütün duygularını akıtan Karakurt'un dönüşü kimsenin tahmin etmediği kadar acımasız ve soğuktu. İntikamını almaya yemin etmiş merhametini dünyanın bir ucuna gömmüş askerin karşısında duran kadın ise bütün acıyı göğüsleyerek kaderine razı olmuştu. Teslim olduğu adamın nefretinde boğulurken derinlere gömülmüş kalbine ulaşabilecek miydi? Aşk her şeyi affeder mi?
🏆Mayıs Ayının SUPERNOVA BİRİNCİSİ!
{ Dreame uygulamasının en çok yorum alan kitabı.}
*
“İstiyorum! Bana istediğini yapabilirsin. Seninim.” diye dudaklarına dudaklarımı sürtüp kadınlığımı eline bastırdım. “Şuan sana çok ihtiyacım var. Çoook.”
Bedeni kaskatı kesildi çenesini yavaşça kaldırdı. “Boşalmana uzun süre izin vermem!” Hırlayarak dudaklarıma sertçe soludu. Kadınlığımı avuç içiyle ovalayıp çıkıntıma bileğinin içini bastırdı. İrkildim kendimi dudaklarına attım. “Lütfen... istiyorum!”
“Beni yoldan çıkaran sen oldun!” dedi başını iki yana sallayıp kızgın ama heyecanlı ses tonuyla. Kadınlığımdaki boşluk hissiyle kendimi avuçlarına bastırdım. Bedeninin ağırlığına ezici baskısına ihtiyacım vardı.
“Seninle her yola çıkarım. Şimdi ne yapacaksan yap. Dayanamıyorum.” İnledim yüzümü dudaklarına sürtüp boğazımı sardığı elini kendi elimle sıktım. “Beni becermene ihtiyacım var.”
•
Nefret ve intikam dolu bir iddianın içinde kaybolan Ecrin aldığı yaralara rağmen hayata tutunmak için her şeye göz yummayı kabul ettiğinde canı hiç olmadığı kadar yanar. Yalnız ve acı doluydu. Kollarına hapsolduğu adam ise bundan zevk alırcasına üzerine gelmeye devam etti. Ta ki Ecrin'in gözyaşlarında boğulana kadar.
-Kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur.
+21 detaylı anlatım mevcuttur.
[Tamamlanmış +21 Yetişkin içerikli kitap. Detaylı anlatım mevcut.]
Yaman o dudaklara ağzını yaklaştırdı. Hala yuvarlak kalçaların dizlerinde ve kasıklarında olmasıyla derin bir nefes alıp verdi. Verdiği nefesin o tene çarpıp tekrar dudaklarına dönmesi hoşuna gitmişti.
"Sınırlarımı zorluyorsun vahşi kedi! Biraz daha kasıklarımda oturmaya devam edersen senin senin için zor bir gece olur!"
◇♤◇
Küçük bir çocuğun kalbine deva olmak isteyen Meva, ablasının son sözlerini yerini getirmek için canını dişine takarak çıkmıştı Yaman Karamanlı nın karşısına. Soğuk, öfke kaynayan gözlerin hedefinde gücünü sonuna kadar haykırmıştı. Fakat Yaman Karamanlı Meva' nın varlığına değil de ruhuna saldırdığı vakit iki yaralı ruhun ve bedenin buluştuğu nokta ilk kıvılcımın düştüğü tenlerini ve kalplerini yakıp kavurmuştu.
Aşka teslim olan da vardı
Aşka düştüğünü bile bile terk eden de.
Yanlış zamanda yanlış yerde hiç görmemesi gereken yerde gördüğü adamla hayatı değişebilirdi. Sadece adımlarını akıllıca atmak zorundaydı. Kapısında iş istediği ve küçük görerek yeren Azad Ziveroğlu'nun açığını bulup tehdit etmek bu adımların en büyüğü ise atmaktan korkmuyordu. Çok daha kötüleriyle karşılaşmış mücadele etmişti. Hırçın bakışlarıyla insanı korkutan geri adım atmaya zorlayan adama ve şartlarına direnebilirdi. O özgürlüğüne düşkün ama hep tutsak yaşamış Azade.. Kendini azad ettiği gün kanadı kırık bir kuş da göğsündeydi. Yeni bir hayat yeni umutlar diye çıktığı yolda hiç bilmediği bir yerde yaşama sıkı sıkıya tutunan Azade Bekiroğlu'nun direnişi! Birinin hatası bir diğerinin kurtuluşu olabilir miydi?Hatalar silsilesinde ya duygular da o girdaba kapılıp felaketin ta kendisi olursa? İlk kim feda olmayı kabul edecekti?
İlk karşılaştıkları gecenin günahını kim boynuna alacaktı?
Sonraki gecelerin günahları ya...
Gecelerin Günahı Çok Yakında Dreame'de!
*Yetişkin içerik.
"Babanın işlediği günahların bedelini sen ödeyeceksin! Ben ne dersem onu yapacaksın! Yatağıma gir desem gireceksin! Defol dediğimde gözümün önünde saniyesinde kaybolacaksın! Seni istediğim şekilde kullanmama asla sesini çıkarmayacaksın!"
Genç kadın üşür gibi titredi, göz yaşlarının buz tutması için dua etti.
"Bu gerçek olamaz! Bunu bana yapamazsın!" dedi titreyen sesiyle. Aşık olduğu adam bunları yüzüne söyleyemezdi!
Bora genç kadının üzerine eğilip çam yeşili gözlerini nefretle kıstı. "Bir katilin kızının hak edeceği şekilde sana davranacağım! Öldürmeyecek ama öldürmem için yalvaracaksın! Ve baban da izleyecek! Tıpkı benim izlediğim gibi!"
Hüma duyduklarına hala inanamıyordu. Çarşafla göğüslerini kapatıp yataktan elinden geldiğince çıkmaya çalıştı ama güçlü kollar tarafından sarındı ve çıplak sırtı adamın çıplak göğsüne yapıştı. Sıcaklığı kalbini yakıp küle çevirdi.
Bora hırsla boynunda soluklanıp "Artık çok geç hiçbir yere gidemezsin! Sen benim malımsın!" dedi acımadan.
“Bana bak!" diye tepesinde bağırdığında korkudan titremesine engel olamadı. Böyle bağırıp burnundan sertçe soluduğunda karşında bir canavar olduğuna daha çok inanıyordu. Ama gözünde güçsüz bir kız gibi görünmek istemediği için başını yavaşça kaldırdı. Önce ela gözleri göğsündeki siyah, seyrek tüy öbeklerinde oyalandı. Esmer tenine daldığında gölde üzerinde hiçbir şey olmadan yüzdüğü gün ışık hızıyla gözlerinin önünden geçti. Fakat yine yanakları ısınmış yine yanaklarını kırmızıya boyamıştı. Alnına değen sık nefesiyle daha da sinirlendiğini anlayıp başını kaldırdı ve rengine inanamadığı koyu mor halkalara kalp çarpıntısıyla baktı. Konuşmadan o gözlerle her şeyi yaptırabilirdi. Hem yakıp hem de buz gibi üşütecek gözler...
"Karım değilsin." dedi daha birkaç saat önce kıyılan imam nikahlarından sonra buz gibi bir sesle.
İşlerin buraya kadar gelmesini Evin de istemişti. Varlığından haberi olmadığı babası kolundan tutmuş bir çöp poşeti gibi Adar ŞeyhBaran’ın önüne atmıştı. Bundan sona ise işler kendisinin bile tahmin etmeyeceği kadar sarpa saracak Adar ağa söylediklerinin bedelini ödeyene kadar bu sarmaldan çıkmayacaktı.
"Ama bu konakta yaşayacak. Kimseyi ne göreceksin ne de kimse seni görecek. Bu dört duvarların arasında bir hayalet gibi yaşayacaksın!"
Bu Evin gibi bir kızı ruhunu karalara boğmak demekti. Daha gün doğmadan bir tepede güneşi bekleyen o kızdı. Kendini çayırda kuzuların arasında kaybeden kızdı. Onu taştan dört duvara mahkûm ederek öldürmeyi düşünüyordu doğru da düşünüyordu ama kendisiyle birlikte Adar ağa da karanlık günlere doyacaktı.
Tehditlerine karşı her zaman yaptığı gibi tepkisiz kalıp koyu mor gözlerinin içine baktı. Ne hissettiğini belli etmeyen bir adamdı çoğu zaman tek bir resim hayat bulurdu yüzünde. O da öfke.
Öfkesi karşı dik duruşu ve tepkisizliğiyle harlandı ve pusuya yatar gibi yüzüne eğildi. Sıcaklığı her yanını anında sararken rüyasında gördüğü yabancıyı hisseder gibi oldu ama o bir sanrıydı karşısında bir canavar vardı.
“Sessizliğinin altında bir şeyler yatıyor. Onu bulacağım!” dedi tehlikeli bir sakinlikle. Gözleri yüzünde dolaşıp tekrar gözlerini bulduğunda mor halkaları daha da koyulaşmıştı.
“Şimdi git bu odadan ve ait olduğun bir deliğe gir benden emirleri bekle!” dedi kemiklerine kadar üşüdüğü ses tonuyla.
Gittim.
Bana verilen, konakta zor yolunu bulduğum o küçük odada yatağa oturdum ve ışığın zor girdiği küçük pencereden taş duvara baktım. Gökyüzü bile yoktu. Gökyüzümü bile elimden almıştı Adar ŞeyhBaran. Çok yakında son nefesimi de almak için boğazıma çökecekti ama bilmediği bir şey vardı. Ben bir kabus gibi çoktan üzerine çökmüş ellerimi boğazına geçirmiştim.
"Bana o adamın çocuğuna hamile olduğunu söyleme Dilek! Benim kardeşim bunu yapmaz!" Barzan kükreyerek dizlerinin üstün gözyaşlarına boğulan kız kardeşine bağırırken öfkesine hakim olmakta zorlanıyordu. Kız kardeşi nişanlı bir adamdan hamileydi! Kıyameti koparacaktı!
"Abi... Çok sevdim. Yıllarca sevdim, bekledim. En büyük şahidim sensin," dedi kollarını karnına sararak sevdiğinden emanet aldığı parçasını koruyarak. "Abi evleniyor. Evlendiğinde ona bakamazdım. Bütün suç benim. Ondan bana bir parça vermesini ben istedim. Ona ben yalvardım. Abi..." Dizlerinin üstünde abisine doğru emekledi Dilek. "Yalvarırım ona bir şey yapma. Beni de öldürürsün. Dokunma ona."
Her şeye rağmen kız kardeşinin hala o adam için yalvarmasına dayanamayan Barzan elini belindeki silaha atıp emniyet kilidini açtığı gibi havaya peş peşe şarjörünü boşaltana kadar ateş etti. Şarjörü bittiğinde kendisi de bitmişti.
"Her ne olursa olsun bu toprakların adamı hiçbir ağanın kızına bunu yapamaz! Sen desen bile bunu yapmaması lazımdı!"
Barzan üç yıldır Amerika'da işlerini büyütmenin peşine düşmüş bir çok insan kültür tanımıştı. Ülkesine geri döndüğünde eskisine göre daha rahattı fakat bu kadar genişliği kabullenemezdi. Töre bunu affetmezdi!
Kız kardeşinin on yıldan fazladır sevdiği adam piçin önde gideniydi ama kimse gerçek yüzünü bilmiyordu. Fahişelerden çocukları bile olduğu kulağına gelmişti. Sinirden gözünün altındaki kasları seğirdiğinde kollarını karnına saran kız kardeşine bakıp kararını verdi.
"Kim bu adamın nişanlısı?" diye sordu silahının kabzasıyla çenesini kaşırken. O piçe hayatının şokunu yaşatacaktı! Müstakbel karısının karnına çocuğu yerleştirecek bütün Mardin'e rezil edecekti.
Roj, babasının yerde kalan kanı için gözlerini karartmıştı. Elini beline atmak için gün sayıyordu sadece.
Rojgûl, üç yıldır kan davasına kurban edilmeyi bekleyen kadın... On beş yaşında evleneceksin diyen ailesine boyun büktüğü gün tesadüfen çarşıda evlendirileceği adamı göstermişlerdi. İçi kan ağlayarak baktığı adamla dünyası durmuştu. Etrafına şüphe içinde bakan sinirli adam hemen yüreğine sızmıştı. Yıllarca düşmanlarının kendisini almasını bekledi. Gözü hep o barıştaydı.
Ve o büyük gün üç yıl sonra geldi. Barış için kapıları çalındığında Rojgûl sevdiği adama kavuşmanın heyecanıyla elleri ayakları titreyerek nikahın kıyılacağı odaya geçti. Ancak gördükleriyle kalbi bin yerinden hançerlenip ayaklarının önünde atıldı.
《Tamamlanmış +21 Yetişkin İçerikli kKtap. Detaylı anlatım mevcut bunu bilerek okuyun lütfen.》
《Kilitleri toplu açmak için yukarıdaki indirme işareti olan kısımda uygun jetonu alabilir hepsini açabilirsiniz.》
•••
Beni kovan patronumun düğününü sahte gebelik raporuyla basıp ertesi güne nikahı kendim için aldırdığım doğru!
Kaya Teksoy hayatımı cehenneme çeviren adam. Geçmişimin karanlık sırlarını bilen ve bana karşı kullanan bu adama aşık olmuştum. Beni ve aşkımı belki de aşkımızı gözünü kırpmadan kullanmış ve harcamıştı. Sırlar ve yapılan planlar ortaya çıktığında her ikimiz de en büyük sınavımızla yaşamaya çalıştık.
*
O başarılı geleceği parlak bir kadındı.
Elif Acarlı.
Ama geçmişi o kadar karanlık ve acı doluydu ki körelttiği duyguları artık canını yakıyor, yozlaşmış duygularıyla tanıyamıyordu.
Bazen kendini ruhu çekilmiş bir et parçası olarak görüyordu.
Ama her şeye rağmen güçlüydü de. Her düşüşünde tek başına kalkıyor kaldığı yerden hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edebiliyordu.
Çünkü kendisi için hala umutları vardı..
Ta ki o kibrin yer yüzündeki temsilcisiyle karşılaşana dek. Hayatını bitirmişti.
Şimdi o da Kaya Teksoy'un hayatını bitirmeye gidiyordu! Düğün hediyesi ise çantasında küçük bir kağıt parçası olacaktı!
+21 İçerikli Yetişkin Okuyucu
-
“Sana kaybetmek yakışmıyor. Kazanacağın oyunlar oyna küçük.” dedi ve son kez dudaklarına bakıp yataktan kalktı.
-
Pempe, aşırı parlak bir naylona sarılmış utanmaz sarı bir kızla ağır abi modunu açık düğmesindeyken bozan fena halde küfüre yatkın mafya lideri göstermelik bir evlilik gerçekleştirirse ne mi olur? Ooo en son Yaz koca lolipopu arabanın içinde sinirden kızaran Mahsun 'un ereksiyonuna bakıp utanmadan yalıyordu. Mahsun da ne mi yaptı? İşte şey...Her zaman ki gibi dışardan sabır içerden kabir azabı yaşatacak küfürleri sıraladı.
-
İlk görüşte tutulduğu adamın evli olduğunu ve ailesinin kuma olarak kendisini isteğini sonradan öğrenen BALIM...
-*-*-*
Balım'la anlaşma yaparak yanlışa dur diyen MEHMET...
-*-*-*
Kocasının ailesi üstüne kuma almasın diye çocuk yapmak için ona soğuk davranan kocasının sarhoş olduğu gecelerde birlikte olan ve sabah bir şey olmadığını söyleyen KARDELEN'in yürek yangını...
----------
Bu hikaye batıda yaşayan ama halen geleneklerini ve acılarını yaşatan topulumların bir adamın ve iki kadınının hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Töre kitaplarına hem uzak hem de yakın bir kitap diyebilirim.
*Berdel ve kuma yoktur! +18 içerik mevcuttur. Final oldu.
***
"Bu yaptığımız doğru değil. Bana söz vermiştin! Bana dokunmayacaktın!” dedim çenem titrerken.
Ciwan’ın bakışlarındaki parlak yoğunluk kaybolmadı ama yanına çelik kadar sert bir duruş eklendi. Dizlerinin üstünde bile herkesten güçlü olduğunu belli edercesine omuzlarını gerdi. Dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini milim kısarak “Konaktan ayrıl Xezal! Yeni bir yola girdik ve dönüşü yok! Sana her dokunmak istediğimde izin vereceksin ne kadar yapmayacağım de yine kendini kollarımda bulacaksın. İş mi istiyorsun? Şirkette çalış. Evini kendin tut karışmıyorum ama bu konaktan ayrılman gerek!”
***
Kayıplarına rağmen hayatına sevdikleriyle devam eden Fırat ın kızı Hazal ı bekleyen kabus daha yeni başlıyordu.
Yaşadığı onca acıyı gömdüğünde daha yedi yaşında bir çocuktu. Şimdi yirmi üç yaşında genç bir kız olduğunda yine acılarını gömmek zorundaydı.
Yeni hayatında kabuslarından kaçarken tutunduğu yuvanın sıcaklığına güvendiği anda hayatının gerçek kabusu mu yoksa rüyalarını kurduğu hayatı mı yaşayacaktı?
Bunu başarabilmesi için önce yüreği taştan olan adamın keskin gözlerinden kurtulması gerekirdi.
◆Yaşadığın yeri, yürüdüğün yolu ve geçtiğin yüreği iyi bil.◆