Merhaba! 27 yaşında bir kedisever olduğumu belirtmek isterim, bunun da yeterli olduğunu düşünmekteyim. Sizce de kediler her şeyden daha tatlı değil miiii?
Kızıl kumlar adi bir yağmur gibi, bir meleğin kanadından yeryüzüne düştü; düşen her damlada onun adının harfleri gizliydi; Rüzgar Harzemşah.
"Bir kibrit gibi yaksaydım onun için bedenimi... Fırtınası söndürür müydü tutuşan bedenimi?"
"Kızıl Fırtına kitabının devam kitabıdır."
"Ben Bordo Bereliyim! Askerim! Beni sakın kimseyle karıştırma, kızıl."
Mihri kaşlarını çattı, bu Yürüyen Dağ ne diyordu böyle?
"Pembe berelisin mi dedik mına koyim?"
Sarp Kahan, gülümsedi.
"Seni seviyorum."
Mihri Tanyeli gülümsedi.
"Sevmiyorum mu dedim mına koyim?"
Yeri gelir senide yakarım, yeri gelir kendimi de.
"Sana uzattığım eli tut, güzelim. Ayaklarını bastığın her toprak zerresini cennete çevireceğim."
Bu kitabım yazdığım ilk kitabım. Finali için biraz acele etmiş olsam da, yine de istediğim gibiydi son.
Bir kıvılcım yaktım karakterlere. Dumanı Yiğit oldu, alevi Defne.
Defne Tanyeli biraz deli, fakat mekanikte efsane! Beyni kodlarla sarılı ve bunun sebebi, dünyanın en iyi Hackeri olması. Kızıl saçlarını ateş sanan bir askeri var, kendisi Yüzbaşı.
Yiğit Yekta, Defne Tanyeli ile tanışmadan önce kızıllardan kesinkes nefret ederdi!
Yani ne o öyle, palyaço gibi her telden çalmak?
Laflarını ona birer birer yediren Kızıl Fırtına, Yiğit'i cehennemden çıkarıp mum alevine çevirdi; yine de Yüzbaşı Yiğit Yekta, sadece kızılına gelince yekten bir mumdu. Birde taburuna sorun bakalım, Yiğit Yektayı?
"EMRET KOMUTANIM!"
"Tabi emredeceğim mına koyim. Rütbeyi boşuna almadık ki?"