Story By Sevdalinka
author-avatar

Sevdalinka

ABOUTquote
En güzel terapi yazmak ve okumaktır.Bu yüzden artık yazmaya karar verdim aynı zamanda da sıkı bir okurum
bc
ALFANIN ISIRIĞI
Updated at May 31, 2024, 14:37
MERHABA Ben 19 yaşında normal bir üniversite öğrencisi. Hatta inek sayıla bilecek düzeyde çalışkan asla derslerini kaçırmayan. Pek sosyal olmayan koskoca 19 yıllık hayatında sadece 1 tane arkadaş edine bilmiş ailesinin gurur ve onur duyduğu abisinin biricik kardeşi NAZ DIM. "DIM" Diyorum çünkü bunlar artık çok geride kaldı. Tüm bu sıfatlar masum okul öğrencisi sevgi pıtırcığı hayatım. 6 ay önce... Her sabah yaptığım gibi erkenden kalktım. Doğruca banyo ya girdim. Banyodaki işlerimi bitirip bu günkü ders kitaplarımı da çantama koydum üzerime kot pantalon üstüne beyaz sade tişört ümü geçirdim saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Ve artık güne hazırdım. Her zaman neşeli bir insan olmuşumdur. Mutfakta kahvaltı hazırlayan anneme yaklaşıp kocaman bir öpücük verdikten sonra hemen annem e yardım etmeye koyuldum. Sıkıcı detaylarla sizi boğmak istemiyorum onun için üstün körü anlatıyorum ki sıkılıp gitmeyin diye. Annem "abinle, babanı da çağır kahvaltımızı edelim" dedi her zaman ki güler yüzü ile bu bir sabah ritüeli olmuştu bizim için. Annem bunları söyler bende hemen uygulaya geçerdim. Abim ile babamı uyandırdıktan sonra hep birlikte kahvaltı ettik. Kahvaltı sonrası evdekileri tek tek öptükten okula gitmek için evden ayrıldım. Sabahın soğuğu içime işlerken ayriyeten farklı bir soğukluk hissettim. Bu hissi bir kenara bıraktım. Her zaman kullandığım yoldan okula doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Okulun kapısında beni bekleyen Ayşe ye selam verip koluna girerek sınıfın yolunu yuttuk. Koridordan geçip sınıfa yöneldik "Günaydın sınıfffffff" diyerek içeri girdim. Ayşe ile birlikte sıra mıza geçip gülüp eğlenerek hocamızı beklemeye başladık. Ders normalde başlaması gerekiyor ama hala MERVE hoca gelmemişti. Tuhaftı çünkü MERVE hoca hasta bile olsa ders e gelir. Kaç defa sınıfa kolunda serum ile gelmişiği var. Belki de bu sefer kötü yakalamıştı hastalık. Ayşe bana dönerek hadi gel bakalım bir nerde acaba MERVE hoca dedi . Hadi gidelim diyerek elini tuttum. Tam sınıftan çıkmak üzere kapıyı açtım Merve hoca ile burun buruna geldik. "Hayırdır kızlar" nereye dedi. "Şeyyyy hocam sizi merak ettik geç kaldınız da " dedim Sorun yok olur arada öyle şeyler geçin yerinize dedi. Ama bir sorun vardı belliydi Merve hoca da benim gibi güler yüzlü nazik bir insandı. Neyse her zaman güler yüzlü olmak zorunda da değil. Ayşe yi kolundan tutarak sıra mıza sürükledim. Tüm gün okulda patlamıştım. Bir an önce gün bitse diye dua ediyordum resmen. Son ders zili de çalınca kendimi koşar adımlarla dışarı attım. Nefes almak istiyordum birazcık olsun . Her zaman yaptığım şeyi yaparak kulaklığımı taktım ve kafamı resmen deve kuşu gibi yere gömerek yürümeye başladım. Bu en sevdigim aktivite olabilirdi yürüyerek veya koşarak şarkı dinlemek. Evet neşeli güler yüzlü bir insandım ama bu şekilde kendimi daha fazla özgür hissediyordum. Attığım her adım beni uzaklara bilmediğim diyarlara götürüyormuş gibi hissediyordum yürürken. Aslında basit bir eylem olabilir yürümek ama benim icin o kadar çok ifade ediyordu. Kafam önümde en sevdiğim şarkıyı dinleyerek yürürken aniden birine çarptım. Kafamı sinirle yukarı kaldırdığım anda dilim tutuldu. Gözlerimi bir kaç kez açıp kapattım. Karşımdaki insan gerçek miydi. Siyah saçlar kesin yüz hatları adem elması hele o gece kadar siyah gözleri kalemle çizilmiş gibi kaşlar. Bir süre birbirimizin yüzünü inceledikten sonra adamın gözlerinin renginin değiştiğine yemin edebilirim. Pa -pardon dedim beni terk ettiğini sandığım sesimi bularak ama sesim o kadar fısıltılı çıkmıştık duyduğundan bile şüpheliyim. Adam hala gözlerimin içine bakıyordu. Aniden yüzümü avuçlarının içine alarak hırıltılı bir sesle EŞİM dedi. Kafam allak bullak olmuştu beynimi sis bulutları kaplamıştı. Düşünmeyi unuttum sadece adamın gözlerine bakıyordum. Ne yapıyordum ben biliyordum yaptığım yanlıştı ama gözlerimi ondan alamıyorum. Yüzüme dokunduğu anda tüm vücuduma bir elettirik akımı girmiş gibi hissettim. Bu nasıl bir şeydi. Eda nın sesi ile kendime geldim . Beynimdeki sis bulutları dağılmaya başladı. Nerde olduğumu hatırlayınca yüzüm kızarmadan başladı. Hemen kendimi geri çektim. Bana ne olmuştu az önce be yaşamıştım. Bir süre kaybolan sesimi aralıktan sonra tekrar adamın yüzüne bakarak "özür dilerim" kusura bakmayın dedim ve hızlı adımlarla yanından uzaklaşarak evin yolunu tuttum. Yolda giderken aklımda hala o adam vardı. Kimdi o onu daha önce hiç görmemiştim. Olayları düşünürken aklım yeni başıma gelmiş gibi. Ne dedi o adam bana EŞİM demişti gözlerinin siyahı sanki bir cehennem meleginin siyahlığına dönerken. Bu da ne demekti şimdi. Birde hırladımı ? Böyle bir sese daha önce hiç rastlanmamıştım . Ben yanlış duydum galiba insanlar hırlamaz sonuçta dedim kendi kendime. Daha fazla düşünmemeye çalışarak eve yürümeye devam ettim. Ne vardı ki sonuçta ok çıkışı adamın birine çarptım. Adam beni görür görmez EŞİM dedi ve bunu derken gözlerinin rengi bir anda değişti. Sanki bu düny
like