KAFKAS GELİNİ (+18)Updated at Nov 15, 2025, 14:29
Zarina, Kafkas dağlarının sert rüzgârlarında büyümüş bir kızdı; özgürlüğüne düşkün, başı dik, kaderine meydan okumaya alışık. Ama kader onunla oyun oynamayı seviyordu. Yanlış zamanda edilen bir söz, bir ziyaret, bir tanışıklık…
Ve bir anda kendini Nevşehir’in köklü, kudretiyle bilinen Karadağ Ailesinin gelin adayı olarak bulmuştu.
Bu evliliği isteyen o değildi.
Onu zorlayan ailesi değildi.
Asıl zorlayan… geçmişten gelen bağlardı.
Kızın ninesiyle Karadağların büyük hanımı yıllar öncesinden tanışıktı. İki kadının arasında kimsenin bilmediği bir söz, bir borç, bir sır saklıydı. Büyük hanım, torunu için gelin ararken ninenin kapısını çaldığında, Zarina’nın kaderi çoktan mühürlenmişti.
Ve şimdi Zarina, istemeden de olsa, Nevşehir’in taş evlerinden, loş koridorlarından, soğuk bakışlı Karadağ ailesinin içine adım atmak zorundaydı.
Bu evlilik bir tercih değil, bir mahkûmiyet gibiydi.
Karadağların oğlu ise…
Sertti. Kuralcıydı. Gölgelerin içinde yaşayan bir adamdı.
Onu bekleyen gelinin itaatkâr olmasını bekliyordu; boyun eğmesini, sessiz kalmasını.
Ama Zarina, Kafkas’ın kızıydı. Eğilmeyi bilmezdi.
Başlangıç çarpışmayla olacaktı.
Tenle değil, kaderle.
İtaatle değil, gururla.
Aşkla değil, karanlıkla.
Zarina’nın adı nikah masasında söylenirken, o içinden fısıldadı:
“Ben seçmedim bu evliliği. Ama kaderimi değiştirecek olan yine benim.”
Ve hiçbiri bilmiyordu:
Bu evlilik iki aileyi birbirine bağlamayacak,
Önce kan,
Sonra öfke,
En sonunda tutku akacaktı.