---Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar vardır. --+25 yaşı uymayanlar lütfen okumasın---
"Bazen hayatın size verdiği en büyük acı, en büyük umudunuzun başlangıcı olur..."
On yedi yaşında dünyası başına yıkılan Gizem, Mirzaoğlu Konağı'nın o heybetli kapısından içeri adım attığında sadece bir işe değil, kaderinin yazıldığı bir savaşın ortasına giriyordu.
Ama konağın genç efendisi Andaç'la karşılaşması her şeyi değiştirdi. Gözlerindeki o derin, karanlık ve ürperten bakış, Gizem'in kalbini bir anda esir aldı. Bu bir hizmetçinin efendisine duyduğu yasak, imkânsız ve delice bir aşktı.Gizem kendisini hiç beklemediği bir evliliğin içinde bulacaktı.
Gündüzleri buz gibi nefret, geceleri ateşli tutku arasında savrulan Gizem, bir yandan da sinsi üvey anne İnci Hanım'ın zehirli oyunları, yalanlarla örülmüş komploları ve miras uğruna oynanan kirli oyunlarıyla mücadele etmek zorunda kalır...
"Seni küçük tatlı yalancı...Kokunun kötü olması gibi tadın da çok kötü Gizem..." diyen ama parmaklarını zevkle yalayan bir adamın ikileminde, sevginin en karanlık günlerde bile nasıl bir ışık olabildiğini gösteren bu hikâye içinizde derin izler bırakacak.
Yüzbaşı Feza Duman, biyolojik ailesine dair tek izin peşindeyken tayinini Şırnak'a aldırır. Geçtiği dağ yolunda karşısına kanlar içinde bir adam çıkar. Feza kimliğini gizleyerek adamı arabasına alır.Binbaşı Ilgaz Erden, teröristlerin içine sızdığı gizli görevde ifşa olmuştur. Elindeki hayati delillerle ve yaralı şekilde dağ yolunda kaçmaya başlar. Ancak yolda farklı plakalı bir sivil araç görüp durdurur. Peşlerinde ölüm varken karşılaşan bu iki yabancı bir aksiyonun içine sürüklenecek. Karanlık köy yollarında, mermilerin gökyüzünü yırtarak geçtiği bu gecede başlayan bu tanışma; ihanetle, sırlarla, ölüm kalım mücadelesiyle ve derin bir çekimle sınanacaktır.
+24 okuyucu için uygundur
“Sakın kendini karım sanma…” Serkan'ın sesiyle gözlerimi ondan ayırmadan bakmaya devam ettim.
“Öyle bir gaflete sakın düşme hem de! Sen benim karım olabilecek biri misin? Benim zaten bir sevgilim var, yakında onunla evleneceğim. Senin gibi cahil bir köylü kızıyla ömür çürütmeyeceğim! Bunu da böyle bil!”
Boğazıma bir yumru oturdu. Nefes almakla almamak arasında sıkıştım. O an cevap veremedim. Versem ne değişecekti ki?
***Tutkun kuzeni yüzünden Serkan’a berdel olarak verildiğinde yüreğinde bir umut kırıntısı vardı. Ancak gittiği konakta ne bir eş gördü ne de bir yuva... Aldatıldı, hor görüldü, ezildi. Kalbi paramparça, gururu yerle bir oldu. Serkan hor gördüğü karısının değerini kaybettikten sonra anlayacak ama iş işten geçmiş olacak çünkü berdel bozulacak. Ama Tutkun'un hikâyesi burada bitmeyecek.
Baba evine döndüğünde onu bekleyen kader bu kez daha sert. Namus gitti diyen ailesi onu şehrin en yabani, en sessiz, en sert adamıyla evlenmeye mecbur bırakacak. Noyan 2 metreden uzun boyuyla, geniş cüssesi ve yüzündeki yara iziyle herkesin çekindiği bir adam. Tutkun'a yeni bir hayat verirken aslında kendini de onda kaybedecek.
--Bazen en büyük fırtınalar, en derin sükûnetin içinde kopar.
--Ve bazen gerçek aşk, en yaban ellerde filizlenir...
“Tutku”
Aşkın, gururun ve yeniden doğuşun hikâyesi.♥️
Dikkat: ❗KİTAP AĞIR CİNSELLİK İÇERİR!!
❗+21
❗Küfür, argo kelimeler bulundurur.
Bazı aşklar yakar, bazıları ise küle çevirir… Ve bazıları, yıllarca saklanmış bir sır gibi derinlerde bekler. Ateş, her zaman güçlü, kontrolü elinde tutan bir adamdı. Ama bir kişi vardı ki ona asla sahip olamayacağını bilerek sevmişti: Havin.
Yıllarca aşkını içine gömdü, hislerini sakladı, onun mutluluğunu uzaktan izlemekle yetindi. Fakat kader beklenmedik bir hamle yaptı. Bir berdel evliliğiyle Havin artık onundu.
Havin, yıllarını özgürlüğü için mücadele ederek geçirmiş, kendi hayatının iplerini elinde tutmaya çalışan genç bir kadındı… Hayalleri için yurt dışında eğitim almış, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmişti. Ancak kader onu hiç istemediği bir geçmişe, yıllardır kaçtığı aşiretin sert kurallarına geri çağırdı.
Bu evlilik Ateş için bir anlaşmadan çok daha fazlasıydı. Onun için bu, yıllardır içinde yanan aşkın küllerinden yeniden doğma fırsatıydı. Havin’in kalbine giden yolu bulacak, onu kendine aşık edecekti. Yavaş yavaş, tutkulu, sarsıcı ve kaçınılmaz bir şekilde…
Alıntı:
“Bazı savaşlar kazanmak için değil, yanmak için başlar.”
"-Göğsündeki göz dövmesi bir kadına mı ait Ateş?
-Bir kadına ait değil Havin . Bir bakışa, bir yangına ait. Seninle başlayıp bitmeyenine...”
🔞+24 okuyucular için uygundur.
Askeri kurgudur.
Üsteğmen Acar Kara, gözü kara bir istihbaratçıdır. Terör örgütlerine ve yasa dışı faaliyetlere karşı yıllardır yürüttüğü mücadele, onu Doğu’nun en güçlü aşiretlerinden biriyle karşı karşıya getirir. Yıllardır yakalayamadığı terörist elebaşı Kesikkol'a finansal destek sağlayan Osman Ağa’yı hapse atmak üzere üstleri tarafından sahte bir kimlikle hazırlanan tehlikeli bir oyunun içine sürülür: Osman Ağa'nın oğlu Atalay Işık’la yapılacak sahte bir berdel evliliği.
Tek yapması gereken Osman Ağa'yı hapse attırıp asıl teröristi kapana kıstırmaktır. Ancak Acar’ın planladığı bu operasyon tahmininden çok daha karanlık bir gerçeğin perdesini aralayacaktır.
Atalay Işık, babası annesini öldürdüğünde daha 15 yaşındaydı. Şehrini terk edip Rusya’ya kaçtı ve yıllar boyunca Rus gizli teşkilatında aktif bir ajan olarak görev yaptı. Babasına olan nefretiyle büyüdü. Rusya'da nişanlısının ölümünün arkasından babasının çıkması ise onu köklerine geri dönmeye ve kendi intikamını almaya zorladı. Geldiği gün, kendini bir berdel evliliğine mahkûm buldu. Fakat bu bile intikamından vazgeçmesi için bir sebep değildi.
İki yabancı, iki düşman, iki savaşçı...
Zamanla bu sahte evlilikteki her yalanın ardında hayatlarının en gerçek duygularını keşfedecekler.
Aşk, intikam, tutku, aksiyon, sadakat ve ihanetin iç içe geçtiği bu oyunda, gerçekler en beklenmedik yerlerde gizli.
Peki ölümüne kurulan bu planın sonunda kim ayakta kalacak?
"Lütfen, herkes evlerinde kalsın. Dışarıda olan vatandaşlar güvenli bir yerde, yetkilileri beklesin. Sokaklarda gezmeyin ve lütfen panik yapmayın, tekrar ediyorum lütfen panik yapmayın. ""Linaa, kapat artık şu eski radyo yayınını" diye seslenen Anna'ya çevirdim bakışlarımı. Ben Lina Koral. Büyük yıkımın olduğu 13 haziran gününden sağ kurtulan 208 kişiden biriyim.Sanayideki işler için tasarlanan, Saylob adı verilen devasa robotlara virüs bulaşmasıyla robotlar canlıları katletmeye başladı.Dünyada tam bir yıkım yaşandı. İnsanlar ve şehirler yerle bir oldu. Medeniyet bir günde çöktü. Ben o tarihe kadar sadece bir anne ve eştim.Size bunları 2040 yılından anlatıyorum. Hayatta kalan insanlarla küçük bir şehir kurduk ve bu şehrin lideri Lina Koral'ım.O makineleri etkisiz hâle getirmenin yolunu buldum. Bu yüzden, hayatta kalan insanlar bana güvendi ve güvenli küçük şehrimizde korkmadan yaşayabiliyoruz. Ben ve askerlerim, tam 7 yıldır hayatta kalanları kurtarmaya çalışıyoruz. En önemlisi de hâlâ kocamı arıyorum. Büyük yıkımın olduğu gün, sadakatsizliğini öğrendiğim kocamı, hesap sormak için arıyorum...
KİTAP AĞIR CİNSELLİK İÇERİR❗
+21❗❗
***( Yatak partneri olup duygusuz cinsellik anlaşması yaparlar)
Dora, zor bir boşanma süreci sonrası hayatının alt üst olduğunu düşünürken, beklenmedik bir fırsatla her şeye yeniden başlama şansı yakalar. Fakat yaşadığı hayal kırıklıkları, erkeklere olan güvenini tamamen sarsmıştır. Bir gece, arkadaşıyla gittiği bir barda dikkatini çeken, asi ve çekici bir adamla tanışır. Dora, bu gizemli yabancıyla bir daha karşılaşmayacağını düşünerek bir geceyi onunla geçirir. Ancak kaderin oyunu, onu hiç beklemediği bir şekilde yakalar. Sabah, o yakışıklı yabancı yeni patronu olarak karşısına çıkar! Dora'nın duyguları ve iş hayatı arasında sürükleneceği bu büyüleyici hikaye, sizi baştan sona içine çekecek.